İbrahim Metin kimdir? İbrahim Metin hayatını kaybetti!

Türk milliyetçiliğinin simge isimlerinden, fikir ve düşünce adamı İbrahim Metin hayatını kaybetti. Metin, 12 Eylül öncesinde Devlet gazetesinin ve Töre-Devlet Yayınevi’nin sahibiydi. Merak edilen isimlerden olan İbrahim Metin kimdir?

Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in efsane isimlerinden İbrahim Metin bu sabah hayatını kaybetti.

Ömrünü adadığı Türk milliyetçiliğinde bir devrin son temsilcilerinden olan Metin,  Ülkücüler için 1969–1979 yılları arasının bir siyasi tarih kitabı olan Devlet Gazetesi'nin sahibiydi.

Ülkücülerin ağabeyi olmasının yanında, vefakarlığı ve cefakarlığı ile bilinen İbrahim Metin, Türk milliyetçiliğinin yayıncılık alanında önemli bir hafızası ve kalemiydi. 

Metin'in cenazesinin yarın (Pazar) kaldırılacağı bildirilirken, detayların ise daha sonra açıklandı.

KENDİ DİLİNDEN İBRAHİM METİN...

Ben Konyalıyım 1939 Nisan’ında Konya’da doğdum. İlkokul ikinci sınıfta Ankara’ya gitmek mecburiyetinde kaldım. Babamı bir trafik kazası sonucunda kaybettim. 1979’a kadar da Ankara’da idim. Biz orada Türk Ocağı Gençlik Kollarını 1958 yılında kurduk, kurmamızın bir sebebi daha o sıralarda Türk milliyetçileri yeni yeni hakim olmaya başlamıştı. Dr. Sadettin Bilgiç Türk Ocağı müdürü olmuştu. Ayhan İnal diye bir ağabeyimiz vardı. Ben Ankara Ticaret Ortaokulundan başladım, lise, sonra da akademi devam ettim. Ben ortaokuldayken edebiyat kolunda idim.

Muhittin Gölcük diye bir edebiyat hocamız vardı. O her yıl Namık Kemal günü, Ziya Gökalp günü, Mehmet Akif günü düzenlerdi. Türk edebiyat kollarında Ayhan İnal da edebiyat kolu başkanıydı ve biz de şiirler okurduk orada. Daktilo salonu diye bir salonumuz vardı, daktilolar kaldırılır her yıl büyük bir salon oluşturulurdu. Bütün öğrenciler oradan o günlerle alakalı şiirler dinlerdi. Yani bir manada ilk milli şuurumuzu aldığımız kaynaktır oralar. Ben de lise son sınıfa geldiğim zaman Milli Eğitim Bakanlığı Ankara Mesleki ve Teknik Öğretim Okulları Öğrenci Kültür Birliği diye okullarının kültür yönünü takip etmek adına bir kuruluş meydana getirmişlerdi.

Ben de o kuruluşun genel başkanı oldum. O kuruluşta gezi kolu vardı, kültür kolu, tiyatro kolu vs. Tabii orada da geniş bir muhit meydana gelmiştir mesela iki tane kız enstitüsü vardı. İsmet Paşa Kız Enstitüsü ve Gazi Mustafa Kemal Kız Enstitüsü. Orada da Atsız Bey’in kardeşi Nejdet Sançar “Türk ahlakı nasıl olmalı” konulu konferanslar verdiriyordu. Ayhan Ağabey, Türk Ocağı Gençlik Kolları kurmak isteyince beni tavsiye etmiş ve ben de bütün oradaki ekibimle beraber Ankara Türk Ocağına gelmiş olduk. O zamanlar milliyetçi gençlik çok değildi veya olsa bile birbirini tanımıyordu, irtibatlı değildi.

Onun için ilk telaşımız her fakülteden bir temsilci olsun istiyorduk, işte onunla ilgili de çeşitli tanışma metotlarımız vardı. Ben geldiğimde Mustafa Kafalı Türk Ocağında idi. Mustafa Kafalı hem hukuk hem de Dil Tarih Coğrafya mezunudur. Yaş olarak da benden bir kaç yaş büyüktür. Kerküklü şehidimiz Necdet Koçak’la da orada tanıştık. Türk Ocağı Gençlik Kollarından sonra 1969 öncesinde partinin Gençlik Kolları ile ilgili Türkeş Bey, Sadi Somuncuoğlu’nu görevlendirmişti. Sadi Somuncuoğlu da benim liseden arkadaşımdır. Ticaret Lisesi’nde biz aynı sınıfta idik. Onun gençlik işleri etrafında bizlerde vardık.

Arkadaşlarımız Kazım Yaşar Kopraman, İzmir’de İsmail Aka ve İskender Öksüz bu arkadaşlarla sonradan geldi. İskender Öksüz yurt dışındaydı gençlik kolları faaliyette iken. Aynı zamanda da MHP’nin gençlik işleriyle de biz ilgilendik. Sonra 1969’da Adana Kongresi, partinin isminin ve amblemini değiştiği kongrede de Türkeş Bey, Sadi Bey’le beni MHP Genel İdare Kurulu’na aldılar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu